Bir Destandır Çanakkale

0
57

Üzerine ciltler dolusu kitaplar yazılan, acı hikayeleri, kahramanlıkları, kahraman kadınları ve gençleriyle gerçekten bir destandır Çanakkale Savaşı…

Dönemin en teknolojik ve sayıca güçlü ordularına karşı savaşlardan yeni çıkmış, yokluk içinde, çok kısıtlı sayıda silah ve mühimmatla savaşan ama en önemlisi göğsünde İman ateşi olan Anadolu halkının savaşıydı bu büyük mücadele.

Gerçekten sabırların birçok açıdan zor imtihanlardan geçtiği Çanakkale’de düşmanın bu kale’yi yıkarsa Anadolu’nun namusunu çiğneyeceğini bilen yiğitlerin amansız verdiği şehit ve gazi olma yarışıydı.

Çanakkale neden destan?

Yokluk demiştik, işte bazı günler askere verilen yemeklerin listesi:

26 Haziran Sabah: Yok. Öğlen: Yok. Akşam: Üzüm hoşafı,  ekmek.

18 Temmuz Sabah: Üzüm hoşafı. Öğlen: Yok. Akşam: Yarım tayın ekmek.

21 Temmuz Sabah: Yarım ekmek. Öğlen: Yok. Akşam: Şekersiz üzüm hoşafı, ekmek YOK

Yanlış anlamayın YOK yazan yerleri bilmediğimizden YOK yazmadık. Askerlerimize o öğünde verilecek bir yemek olmadığı için içim acıdığından dolayı 3.kez yazamayacağım bu üç harfi yazdım.

Çanakkale savaşı sadece düşmana karşı değil, sıtma, dizanteri gibi hastalıkların yanı sıra bitlere karşı da yapılıyordu.  Çanakkale’deki Savaş, çarpışırken ölümden ibaret değildi. Teçhizat ve malzeme eksikliğinden ameliyatlar gereği gibi yapılamıyor, kimi durumlarda yaralılar doğrudan doğruya ölüme teslim ediliyordu. Hastalıkların verdiği büyük kayıplar savaşırken ölenlere sayıca yakındı.

Erleri Vatan için Bayrak için Din için savaşa koşan kadınlar evde oturur mu hiç, ‘Evladım Anasız büyür ama Vatansız büyüyemez’ diyen Nene Hatun gibi cepheye koştular ve destanlar yazdılar. Oğlunu Çanakkale’de şehit veren Nene Hatun,Halide Onbaşı, Nezahat Onbaşı, Şerife Bacı, Erzurumlu Kara Fatma, Halime Çavuş, Çete Emir Ayşe, Saime hanım gibi bir çok kadın 1.Dünya savaşında saflarımızda Vatanımız için savaşmış kadın kahramanlarımızdandır.

Çanakkale’de zaten sınırlı sayıda olan askerleri ölçülü olarak cephelere dağıtan komutanlar bazı siperlerde çok az asker kaldığını görüyor ancak birçok cephede savaş devam ettiği için yeterli takviye gücü veremiyorlardı. Ancak Türk askerimiz düşmanla arasında siper mesafesi 8 metreye kadar düşmesine rağmen bir ön siperdeki arkadaşları kardeşleri gözünün önünde şehit olmuşken hiç düşünmeden destek kuvvet gelmesini beklemeden düşmanı oyalamak ve zaman kazanmak için gözünü kırpmadan düşmanla karşı karşıya geleceği sipere atıyordu kendini. Her gün onlarca yüzlerce kardeşini şehit veren kahramanlarımız bu ortamda kendi cenaze namazlarını kılacak kadar da metanetliydiler. Çünkü ölüm onlar için şerbet içmek kadar kolay, şehit olmanın ödülü Peygamberimize komşu olmaktı.

Çanakkale savaşının yapıldığı yerleri ve müzeleri ziyaret edenler halen bugün o dönemin havasını hissedebiliyorlar. Mermilerin havada çarpıştığı bu destan ilkokul öğrencilerine anlatılmalı, çok yönlü şekilde okumayı sevmeyen milletimiz için beyaz perde’ye aktarılmalıdır. Hayali kahramanların filmleri Dünyada izlenme rekorları kırarken bizim yüzlerce binlerce gerçek kahramanlarımıza kayıtsız kalmamız geçmişimiz ve geleceğimiz için büyük bir ihmaldir.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

M.Akif Ersoy

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here