15 Temmuz darbe girişiminin mevcut iktidara yapılmaya çalışılan ilk darbe girişimi olmadığını öncelikle hatırlamalıyız. 2008 Yılında Akpartiye tıpkı 28 Şubat sürecinde Prof.Dr.Necmettin Erbakana yapılan gibi internet haberleri ve somut olmayan iddialarla kapatma davası açıldı.
1 Temmuz 2008 Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi’nde sözlü açıklamada bulundu. Sözlü açıklamasında iddianamedeki görüşlerini tekrarlayan Yalçınkaya, AK Parti’nin kapatılmasını ve aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan’ın da olduğu 71 kişiye siyasi yasak getirilmesini istedi. Milyonlarca insanın oy verip tek başına iktidara taşıdığı bir partiyi 11 üyeden 6 sının kapatılsın 5 inin kapatılmasın oyu kullanması üzerine nitelikli çoğunluk sağlanmadığından kapatılmamış hazine yardımından belirli oranda mahrum bırakılmıştı.
2013 Yılındaki Gezi olayları ülkemizin atlattığı dış mihraklı ciddi maddi kayıplar verdiren planlı bir darbe girişimiydi. Duran adam, kırmızılı kadın, meydanda piyano çalma gibi CIA senaristliğinde yapılan eylemlerin aynıları en son Ukrayna darbesinde uygulandı. Bu planlar bir merkezden yayılıp çeşitli oyuncularla sahneye konulur. Gezi eylemlerinde de bu tarz birçok eylemi T.C. vatandaşı olmayan kişilerin yapması bu durumu net olarak açıklar. Piyanist İtalyan, Duran Adam Sırp, bikinili kadın Alman…
17-25 Aralık sürecinde de ülkemize ciddi itibar ve maddi zarar verilmiş olup mevcut seçimle gelen iktidarın yine istifa etmesine yönelik çeşitli yollar denenmiştir.
Bunların hepsi darbe demokrasi ile gelmiş olan mevcut meşru iktidarı sandıkta yenemeyince gayrimeşru yollarla aşağı indirme çabalarıydı.
Şimdi 15 Temmuz sonrası bir darbe girişimi daha olur mu diye konuşuluyor. Evet 15 Temmuz sonrası daha önceden yaptıkları gibi yine yeniden farklı planlamalarla istedikleri gibi bir yönetim iktidara gelene kadar darbe girişimi yapmaya çalışacaklar. Suikast girişimleri, toplumda kaos oluşturma, yalan ve yanlış yönlendirici algı oluşturucu haberler, mezhep çatışmaları ilk planları olacaktır.
Çeşitli yöntemlerle yeni darbe girişimleri olacaktır. Ama onların değil bizim ne yaptığımız yapacağımız önemli. 15 Temmuzda milletimiz bir prova yaptı, bir sonraki girişimde esas filmi sahneye alacaktır. Ama bizim en çok kaçınmamız gereken konu rehavettir. Zafer sarhoşluğudur. Milletimiz bilinçli şekilde silahlanmalıdır. Devletimizde bireysel silahlanmanın kolaylaşmasını sağlayacak adımlar atmalıdır. Öyle düğünde asker göndermede çoluk çocuğun yanında kullanmak için değil direkt olası düşman saldırıları için silah bulundurmalıyız.
Basında çıkan her habere inanmamalı, sağduyulu olmalıyız. Özellikle bazı medya kuruluşları sanki milletin sabrını sınıyormuş gibi sıralı ve hedef gösteren haberler yapmaya devam ediyorlar.
Toplumda kaos ve korku ortamı oluşturmaya çalışan emekli asker, eski veya güncel politikacı yada gazeteciler çıkıp şu tarihte bu tarihte darbe olacak diye milleti baskı altına almaya çalışıyorlar. Tankla, F-16’ yla, Helikopterle ve otomatik silahlarla geldiler bir şey yapamadılar ve bu inanç oldukça da hiçbir şey yapamayacaklar. Uyanık olup galyana gelmeden bundan sonraki olaylara sağduyulu olarak yaklaşalım.
Topluma korku pompalayan kişilere rağbet etmeyin. Hazırlıklı olun, toplumu ve gençleri 15 Temmuz konusunda bilinçlendirin ama hayatınızı tıpkı depreme hazırlık gibi sizler de olumsuz koşullara hazırlayın. Nasıl ki deprem olacak diye evlerimize girmemezlik yapmayıp binaları sağlamlaştırıyorsak, darbeden de korkmayıp oluşum nedenlerini ortadan bir bir büyük bir titizlikle kaldırmalıyız.
Bir olucaz, iri olucaz, diri olucaz hep birlikte Türkiye olucaz…
