Abdulhamid han yapılan her caminin yanına bir adet okul yapılması talimatını vermiş ve dini bilgiye verdiği önem kadar fen ilimlerine de verdiği önemi sürekli dillendirmiştir. Abdulhamid han kuduz aşısı çalışmaları amacıyla Pastör’e hazineden değil kendi cebinden 10.000 frank göndermiş ve o dönemde Avrupa bile ön yargı ile bakarken destek olmuştur.
Evet bu yazımızda bize uzun yıllardır empoze edilen Müslümanların bilime önem vermediği, İslamın yeni buluş ve icatlara karşı çıktığı, Osmanlının her yeniliği batıdan aldığı konularına bir nebzede olsa açıklık getireceğiz.
İbrahim et-Tiflisi 1429 yılında ‘Güneş Tutulmasını’ bugünkü açıklamasıyla ölçümlerle hesaplamalarla çizmiştir.
Batı’nın akıl hastalarını içlerine cin kaçmış diye yaktığı zamanlarda Osmanlı akıl hastalarını musiki ve farklı metodlarla tedavi etmekteydi. Tedavide müziğin yanı sıra aromatik hoş kokular ve şadırvandan çıkan su sesi ile de sakinleştirici huzura kavuşturucu yöntemler kullanılmaktaydı. Avrupa’da suç işleyen Akli dengesi bozuk kişilere sağlıklı insanlar gibi ayrım olmadan ceza verilirken, Osmanlı herhangi bir suça karışmış akıl hastası olan kişiyi Bimarhane’de tedavi eder iyileşmeden topluma zararsız hale gelmeden bırakılmazdı.
Osmanlı bırakın insana değer vermeyi kışın dağlarda aç kalan yabani hayvanlara dahi köylere inip zorluk çekmesinler diye rızıklarını dağlara bırakmış bir milletti. Şuan bile Osmanlı zamanında yapılan Cami ve birçok eserde kuşlar için yapı dışlarında özel yuvalar olduğunu görmekteyiz. Evet ecdadımız dünyadaki ilk Hayvan Hastanesini Bursa’da açarak tüm dünyaya örnek olmuş bir medeniyettir. Bu nedenle batılılar Osmanlıya hayvanlara insanlar gibi davrandığımız için dalga geçiyorlardı.
Hamam (banyo) ,tuvalet, kanalizasyon gibi yapı ve altyapılar Osmanlıda yapılmışken, modern Avrupa! Tuvaletlerini leğenlere yapıp ortalık yerlere döktükleri için topuklu ayakkabıyı icat etmek zorunda kalmış ve bu bize de medeniyet diye yutturulmuştur. Sağlık açısından olumsuz yönleri de oldukça fazladır.
İslam alimi Beyruni dünyanın yuvarlak olduğunu, hem kendi ekseninde hem de güneşin etrafında döndüğünü Kopernik’ten tam 500 sene önce ispat etmiştir. Beyruni’nin adı bu konuda kitaplarda müfredatta maalesef geçmezken kopernikten birçok yerde bahsedilir, işte bu bir algı oyunudur.
Modern tıpta şuan kullanılan 207 cerrahi aletin mucidi yine bir Müslüman alim El Zehravi’dir.
İlk çiçek hastalığı aşısı da Osmanlıda bulunmuş, batı çiçek hastalığına yakalananları yakarken biz de aşı ile kısa sürede hastalar iyileştirilmekteydi.
Piri Reis’in 1513 yılında çizdiği harita ile gösterdiği güney kutbu batı tarafından ancak 1818 yılında keşfedilebilmiştir.
İlk uçan belirli sürede havada kalan ve yavaşça yere inmeyi başaran kişi Endülüslü Abbas Kasım İbn Firnas’tır. Avrupa’da uçak yapıp uçmayı başaran Wringht kardeşlerden yaklaşık 1000 sene önce bu başarıyı o dönemin imkanlarıyla gerçekleştiren gerçek bir bilim adamıdır. İbn Firnas Fizik, Kimya, Astronomi okudu ve bu konularda çalışmalar yaptı. Kumdan cam imalatını ilk yapan kişidir. Toprakta bulunan silisyumdan camı ortaya çıkarmış ve bugünkü ‘okuma gözlüğü’ olarak adlandırdığımız şekilde o zaman insanlığın hizmetine sunmaya başlamıştır. El-Makata adlı saati geliştirdi.
İlk emri ‘Oku’ olan ve 75 farklı ayette ‘Aklınızı Kullanın’ ifadesi geçen bir dine gerici demek için Okumamak ve Aklını kullanmamak gerekir.