Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır Sallar ikeeen… Diyerek başlarız, masalımızı anlatmaya.
Masallarda, olayların ve kahramanların tamamen hayal ürünü olduğunu bilmemize rağmen ise, masalın büyüsüne kapılır, hayaller ülkesine gideriz.
Masallar güzeldir, hepimizde severiz ve kendimizi masal kahramanlarından birinin yerine koyar, masallar dünyasına dalarız. Her hikayenin ve masalın sonunda da bir ders bir mesaj alırız.
Mesala;
Çizmeli kedi masalındaki mesaj, yalanın, dolanın sahtekarlığın başarısıdır.
Karga ile Tilki masalında, insanların saflığından yararlanan menfaaitçi ve çıkar düşkünü kişiliklerden bahsediyor.
Ali baba ve kırk haramiler masalında, soyabileceğiniz kişileri soyun size zarar verirlersede öldürmekten kaçınmayın …
Kurbağa ve prenses masalında anlatılan mesaj, verilen sözün tutulmasının önemi…
Kurtla Kuzu masalında anlatılan mesaj, kim daha güçlü ise kendini haklı çıkaracak bir nedeni her zaman bulur.
Kırlangıç ve küçük kuşlar maslında verilen mesaj, hep kendi burnunun dikine gidenlerin başı belaya girmeden inanmadıkları anlatılıyor…
Yoksul oduncu masalında anlatılan mesaj ise, karşılıksız iyilik yapmaktır…
Aslanla fare masalında ise yapılan hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağı anlatılıyor…
Ağustos böceği ve karınca masalında, bugünün işini hiç bir zaman yarına bırakmamak gerektiğini anlatıyor. Bu örnekler böyle devam eder, gider.
Her ne kadar masallar hayal ürünüdür desekte, gerek masallarda verilen mesajlarla, gerekse de anlatılmak istenen derslerle eğiticilik esas olmaktadır.
